Sayfalar

28 Temmuz 2011 Perşembe

Kurumsallaşmış Bir Rant Paylaşım Süreci Olarak Futbol: Futbolun Oyunluğunu Polanyi Üzerinden Tartışmak


İnsanlar şimdiye kadar, kendileri hakkında, ne oldukları ya da ne olmaları gerektiği hakkında her zaman yanlış fikirlere sahip olmuşlardır. Sahip oldukları ilişkileri, Tanrı hakkındaki normal insan hakkındaki vb. tasarımlarına uygun olarak düzenlemişlerdir. Kendi beyinlerinin ürünleri, onları yaratan beynin üstüne çıkmıştır. Yaratıcılar kendi yarattıkları şeyler önünde secdeye varmışlardır. Öyleyse onları, boyunduruğu altında ezildikleri kuruntulardan, fikirlerden, dogmalardan, hayali yaratıklardan kurtaralım. Fikirlerin egemenliğine karşı başkaldıralım.”
Marx ve Engels “Önsöz-Alman İdeolojisi”



İnsanı özgürleştiren bir toplumsal etkinlik olarak oyun, yaşamın varolan gerçekliğini anlamlandırmasını ve bunun ötesinde farklı bir dünyanın vurgusuna da sahip olmasını sağlar.. Diğer tafradan oyun aslında sömürülen kitlelerin varlığı sonucu üretilen artı ürün sayesinde hakim sınıfların sahip olduğu boş zamanı değerlendirme biçimidir.Egemen sınıfın sınıfsal ayrıcalığının bir göstergesi olarak spordan farklı olarak aslında üretici sınıfların izleyici olarak katılarak boş zaman geçirme biçimlerinin egemen sınıfın ideolojik hegemonyasını yeniden üretecek biçimde belirlendiği spor gösterileri tarihsel olarak sınıflı toplumlarda var ola gelmiştir.Zenginler bireysel boş zamanlarını golf tenis kayak gibi ‘asil’ sporlarla geçirirken, kitlelere kendilerini zengin kulüp başkanları ile eşitlik yanılsaması içinde konumlandırdıkları futbol kalmaktadır.Roma döneminin büyük arena sporlarının yerini günümüze futbol almış ve kitleleri kontrol etmenin bir aracı haline gelmiştir.
Kapitalizm, , oyunun olumsallıklarını ortadan kaldırarak, oyunu endüstriyelleştirir ve iktidarın kurgusunun ürünü olan yabancılaşmış onu kitleleri sisteme bağlayan tüketim kültürünü yeniden üreten gündelik pratiklere dönüştürür. Emek zamanını denetim altında tutan sistem, boş zaman zerinde de hegemonya kurarak toplumsal öznelerin tüm gündelik pratiklerini belirlemeye çalışır.(Çoban,2008) Dinin Marx’ın deyişiyle “ruhu olamayan bir toplumun ruhu haline gelmesi” biçiminde futbol da acı fedakârlık, topluluk ruhu ve yaratıcılık gibi değerleri savaşa tahammül edebilme gücü vermiştir. Futbolun kimi temel esaslarının ve iletişimsel özelliklerinin, proleter kitlelerin belirli kültürel yöntemleriyle yakınlık içinde oluşu da bundandır. Kapitalizmin kar oranları arttıran bir ekonomi alanı aynı zamanda kitleleri ideolojik hegemonya alanına çeken bir hakikat dünyası bunların yanında kenar mahalle gençlerinin sınıf atlama alanı azgelişmiş toplumların ise mili direncidir. Futbol ulaştığı her yerde o yerin şeklini alabilme yeteneğine sahip bir oyun olmuş, nereye gittiyse o yerin kültürel ve toplumsal özellikleriyle kaynaşabilmiştir.
Futbol bir oyun olarak ortaya çıktıktan sonra tarihsel olarak kitleselleşti, boş zaman geçirme pratiklerinin en önemli aygıtı oldu ve bu nedenle futbol sadece bir oyun olmaktan çıkıp, medyanın eğlence sektörüne eklemlenen, devasa paraların döndürüldüğü, egemenlik ilişkilerinin kendini yeniden ürettiği bir alan haline dönüşmüştür. Futbol tüketim endüstrisinin ihtiyaç duyduğu müşteri kitlesine hitap etme yeteneği en yüksek spor dallarından biri olarak bir endüstri haline gelerek televizyonun yarattığı yeni imkanlarla birlikte tümüyle küreselleştiğinin ve futbolun artık yalnızca bir oyun olarak düşünülemeyeceği, futbolun aynı zamanda bir “is” ve büyük bir kitlesel fenomen haline dönüşmüştür. (Demirer,2010) Endüstriyel futbol olarak tanımlanan bu dönem içinde futbolun kendisi bir meta olmasının ötesinde futbol bahis gibi para kazanma yollarına kaynaklık ederek hızla mafyalaşma sürecine girmiştir.
Kapitalizm temel olarak piyasa kültürü üzerine inşa edilmiş bir kurumlaşmış formasyon olarak ekonominin farklı kurumlaşma tarzlarını görünmez kılmıştır. Ekonomiyi kurumlaşmış bir süreç olarak düşündüğümüzde kaçınılmaz olarak bu kurumsallaşma tipolojilerini ortaya koyan Karl Polanyi ye bir göz atmamız gerekecektir. Polanyi ekonomiye kültürel bir yaklaşım ortaya kayarak ekonominin toplum ve kültürün içine “yerleşmişliğini (embeddedness)” vurgulayan kurumlaşma biçimlerine dikkati çeker. Polanyi'ye göre, ampirik ekonomilerin nasıl kurumlaştığını incelerken, temel soru bu yapıda birlik ve kararlılığın nasıl sağlandığıdır. "Bütünleştirme Şekilleri" olarak tanımlanan bu kalıplar ekonomilerin toplumsal yapı içinde kurumlaşma tarzları olarak tek tek veya çeşitli bileşimler halinde ekonomik yapının kalıcılığını sağlarlar. Bu kalıplar “karşılıklılık (reciprocity), yeniden dağıtım (redistribution) ve mübadele (exchange)” olarak Polanyi tarafından ortaya konulmuştur (Polanyi,2008).

“Ampirik ekonomilerin nasıl kurumlaştığı hakkında bir çalışma, ekonominin bütünlük ve kararlılık kazanmasının yoluyla, diğer bir deyişle, parçalarının karşılıklı bağımlılıklarını ve tekrarlanmalarını [oluşturan] yolla işe başlamalıdır. Bu, bütünleştirme biçimleri diyebileceğimiz çok az sayıdaki kalıbın bileşimi ile elde edilir. Bunlar, değişik seviyelerde ve ekonominin değişik sektörlerinde, yanyana ortaya çıktıkları için, bunlardan birini, ampirik ekonomileri bir bütün olarak sınıflandırmak amacı ile başat olan biçim diye seçmek çok kere olanaksız olabilir. Ama gene de, bu biçimler, ekonominin sektörleri ve düzeyleri arasında bir ayırımı olanaklı kılarak, ekonomik süreci oldukça basit terimlerle betimleme aracı sağlar ve böylece ekonomik sürecin sonsuz çeşitliliğine bir düzenlilik ölçüsü getirir. Ampirik olarak, esas kalıpların karşılıklılık yeniden dağıtım ve mübadele olduğunu görürüz. Karşılıklılık, simetrik gruplandırmaların mütekabil noktaları arasındaki hareketleri ifade eder; yeniden dağıtım, önce bir merkeze, sonra bu merkezden dışarıya doğru sahiplenmeyle ilgili hareketlere tekabül eder; mübadele ise, burada bir piyasa sisteminde taraflar arasında yer alan iki yönlü hareketlerin ifadesidir. Dolayısıyla, karşılıklılık, arka-planda simetrik olarak düzenlenmiş gruplandırmaları varsayar; yeniden dağıtım, grup içinde belirli bir ölçüde merkeziliğin varlığına dayanır; mübadele ise, bütünlük sağlayabilmek için, bir fiyat-belirleyici piyasalar sistemi gerektirir. Değişik bütünleştirme kalıplarının, belirli kurumsal destekler varsaydığı açıktır”(Polanyi,1957)

Polanyi kapitalizmde piyasayı öne çıkaran temel unsurun bu ekonomik formasyonun piyasa ilişkileri içinde yükselişe geçen bir tarihsel dönüşümün ürünü olmasına bağlamaktadır. Polanyi’ye göre, piyasa toplumunun ortaya çıkışı, insanların gündelik yaşamlarını sürdükleri kültürel alan ile ekonomik alanın birbirinden ayrılmasına yol açmıştır. Daha önceki dönemde ekonomik alan kültürel yaşamın içine “gömülü (embedded)” durumdadır. Yalnız bu bölünme ve ekonomik alanın kendi başına bir ontolojik durum olarak ortaya çıkması yaşamını ve davranış kalıplarını değiştirdi oysa piyasa farklı kurumlaşma tarzlarından birisidir ve tarihsel olarak farklı kurumlaşma biçimleri de var olmuştur..Hatta kapitalizm içinde piyasa dışı ilişkileri anlamaya yönelik olarak bu farklı kurumlaşma biçimleri var olmaya devam edebilmektedir..Piyasanın gelişmediği azgelişmiş toplumsal formasyonlarda ya da geçiş ekonomilerinde bu tarzlar da ekonomik sorunun çözümünde eşdeyişle ne kadar ne ile ve kimin için üretilecek sorunu çözümünde karar alma sürecinin merkezinde yer alabilmekte ve piyasası ikame edebilmekte ya da tamamlamaktadır.
Parasal rantın olduğu her yer bu rantı paylaşmaya yönelik “karşılıklılık” temelinde kurumlaşmış ekonomik ağların olması kaçınılmaz olmakta mafyalaşma denilen süreç hızla gelişmektedir. Ancak bu süreçte vurgulanması gereken mafya olarak adlandırılan formasyonun neliğine yönelik olarak çıkmaktadır. Çünkü burada vurgulanması gereken sadece silahlı bir organize örgüt değildir. Vurgu rantı paylaşmaya yönelik olarak karşılıklık temelinde kurumlaşmış bir ekonomik yapıdır. Bu nedenle rahatlıkla bir dinsel cemaat de bu anlamda iktisat sosyolojisi açısından bu rantı paylaşmaya ya da paylaştırmaya yönelik bir sosyal ağyapı kurabilir ve farklı yeniden dağıtım ilişkilerini kullanarak bu rantı bölüştürebilir. Peki bu anlamda İslami milliyetçi (Türk İslam sentezi) unsurları barındıran bir sosyal yapıdan dinsel temelli cemaatsel yeni bir sosyal yapıya ekonomik süreçleri yönetme olanağı neden kaymaktadır.1 bu soru aynı zaman da yeni zamanlara yönelik bir ideolojik hegemonya ve hakikat rejimi inşasına yönelik tüm ideolojik aygıtların yeniden konumlandırılması ile ilgili bir soru olarak karşımızda doğmaktadır.
Yeni bir paylaşım alanı olarak futbolun cemaatsel kontrole geçmesi hem bu pastanın mali boyutunu paylaşılması hem de ,ve belki bundan da daha önemli, bir ideolojik hegemonya biçimi olarak yeniden konumlandırılması ile açıklanabilir.Sıranın futbola gelmiş olması aslında futbolun toplumsal yapının yeniden üretim alanı içindeki kitle ruhunu ve fikrini biçimlendiren yeri ile ilgili olmakta ve futbolun egemenlik ilişkilerini yeniden üreten hegemonya oluşturma sürecine katkı sağlayan kanallarını orta koymayı zorunlu kılmaktadır.

1.Özellikle futbolda oluşan rantın bölüşüm sürecinde farklı yapının rolü ve işlevleri konusunda şu kaynak önemlidir. Kılıç Ecevit (2006) Politik Goller: Futbol ve Siyaset, Güncel Yayıncılık, İstanbul

Kaynaklar:

Çoban B.2008, “Futbol ve toplumsal muhalefet” İletişim kuram ve araştırma dergisi Sayı 26 Kış-Bahar s.59-88

Demirer T (2010) “Futbolun Ekonomi-Politiği” Devrimci Demokrasi, No:179, 1-16 Temmuz
http://www.atik-online.net/2010/07/12/futbolun-ekonomi-politigi/

Kılıç Ecevit (2006) Politik Goller:Futbol ve Siyaset, Güncel Yayıncılık,İstanbul

Marx Karl Friedrich Engels (2004) Alman İdeolojisi [Feuerbach] Çev: S.Belli, Sol Yay. Ankara

Öztan G. (2005) “Türkiye'de Futbol ve Sınıf Bilinci” TÜSAM'ın düzenlediği 2. Sınıf Çalışmaları Sempozyumu, Kasım,2005
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=4760

Polanyi K (1957) "The Economy as Instituted Process." Trade and Market in the Early Empire, edited by Karl Polanyi, Conrad M. Arensberg, and Harry W. Pearson, 243-270. Glencoe, Ill.: The Free Press, .

Polanyi,K. (2008) Büyük Dönüşüm-Çağımızın Siyasal ve Ekonomik Kökenleri, çev. Ayşe Buğra,7. baskı, 2008, İletişim Yayınları

Yalçıner S. (2011) “Futbol: Soylu Rekabetten Rant Kavgasına” Sol, 06.07.2011 -
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/selim-yalciner/futbol-soylu-rekabetten-rant-kavgasina-44249